Binlerce yıllık bir tarihsel süreç içinde değişik isim ve ünvanlar altında hükmünü icra edegelmiş olan baskıcı ve otoriter rejimler, modern zamanlarda hayatın her alanında yaşanan köklü değişimle birlikte nicelik ve nitelik itibariyle farklı bir çehreye bürünmüştür. Bugün karşı karşıya olduğumuz fenomen, artık eski zamanların alelade diktatörlüğü veya despotizmi değil, fakat eline geçirdiği sınırsız imkanlarla toplumları topyekün transformasyon süreçlerine tabi tutmak isteyen totaliter bir rejimdir. Ve bu rejim türünün tarihin belli bir dönemine ve belli bir coğrafyaya ait olarak kalmak yerine zaman ve mekan içinde sürekli yenilenme istidadında olduğu, dün Batılı toplumları egemenliği altına alırken bugün genellikle Üçüncü Dünyayı ve İslam beldelerini istila ettiği görülmektedir.