Devrimci halkçı yerel yönetim deneyimlerini, tarihsel arka plan pratikleri üzerinden ele alarak günümüze yansımalarını tartıştırdığımız bu çalışmada, Fatsa, Hopa, Samandağ, Amed, Ovacık, Hozat, Mazgirt, Marinaleda (İspanya) ve MST (Topraksız Köylü Hareketi – Brezilya) deneyimlerini ekonomi, meclisler, mimari, kültür-sanat, kadın, ekoloji ve benzeri birçok açıdan inceledik. “Devrimci-Halkçı Yerel Yönetimler” ile de sınırlı olmayan “Alternatif Yerel Yönetim” konusunda konuşmak, yazıp çizmek kolay değildir. Çünkü derin bir tarihsel arka plan bilgisine; ayrıca da enternasyonal ölçekte aktüel pratiklere vâkıf olmayı gerektirir. Ancak bu kadar da değil. Sokrates’in, “Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, önce kendinden başlamalıdır” saptamasından mülhem tarihsel deneyimlerin, aktüel pratiklerin yanı sıra, ekonomi, meclisler, mimari, kültür-sanat, kadın, ekoloji vb. dalları kucaklayan bir bütünsel perspektife sahip olmak da “olmazsa olmaz”dır. Bu alanda “Başka bir dünya mümkün”le yetinerek; soyut “iddia”lara bel bağlayarak yol alınması mümkün değildir. Dünyayı değiştirme mücadelesine, onun öznesi ezilenlerle tabandan/yerelden hareketle örmeye başlamaklamükellefiz. Ancak böylelikle kapitalist vahşet karşısında, alternatifimizi anlatacak/yeşertecek kanalları oluşturabiliriz. “Nasıl” mı? Kapitalizm karşısında ezilenlerin iktidar yürüyüş güzergâhında önemli mevzilerinden, duraklarından biri olarakyerel yönetimler; söz, yetki ve kararın yığınlara maledilmesinde önemli bir kaldıraçtır. Bu açıdan dünyayı anlamakla kalmayıp, onu değiştirirken nasıl bir perspektife sahip olmak gerektiğini ortayakoymada yerel yönetimler önemli bir başlıktır. O hâlde dünyayı “11. Tez”deki üzere değiştirmek isteyenlerin, kapitalist sermayenin tasallutu altındakikentlerde idari ve siyasi anlamda alternatif modeller üretmeleri zorunludur. Kimileri bu zorunluluğu “es” geçseler de toplumcu/kamucu bir yerel yönetim siyasetinin dönüştürücü etkileriküçümsenemez. Çünkü bu imkân, tabanın temsilini genişleterektoplumsallaştırabilmektir.

Benzer Kitaplar