Zaman ağır ağır ve belli etmeden, sessiz bir değirmen ustalığıyla çalışıyor, önüne çıkan taşı, toprağı ve bütün mahlukatı öğüterek, ejderha gibi kıvrılıp akan, kızıl kan renginde bir nehre dönüştürüyordu. Gök Tengri’nin zorlu topraklara, “Kürs”ünü koyduğu Kuzey Yıldızı’nın tam altına yerleştirdiği Togarma’nın çocukları, bu ezelden ebede doğru akan, zaman isimli kan nehrinde yunmayı, şenlikli bir oyuna çevirmişlerdi. Kim önce ölür, kim sonraya kalır, kim esen yellere, kim savrulan tozlara karışır orası pek bilinmez; Togarma’nın ele avuca sığmayan korkusuz çocukları, Gök Tengri’nin huzurunda barışı kurmak istiyorlarsa yine savaşmak, yine ölmek ve öldürmek zorundaydılar. Onlar için göklerde, Levh-i Mahfuz’da yazılı olan kader, yalnızca buydu…

Benzer Kitaplar