Theaitetos Platon külliyatının en sert dönemeçlerinden biridir ve onu diğer Platon metinleriyle karşılıklı okuduğumuz zaman, bizi Devlet’in kesin yargılarıyla, kendinden emin genellemeleriyle kapılmış olduğumuz rehavetten alıkoyduğunu görürüz. Akıllara belki Parmenides, Sofist veya başka bir diyalog için de benzer bir durumun söz konusu olduğu gelebilir, ama bunlar sözgelişi idea kuramının açıklarını kapatmaya çalışan yahut onu sorgulayan bir tavırdayken, Theaitetos Platon’un süregelen bütün bir epistemoloji yaklaşımını yerinden oynatır. Theaitetos, Devlet’te bize hakikati gösteren o kutsal Güneş’in battığı kitaptır. Konuşmanın sonunda Sokrates mahkemeye gitmek üzere doğrulur, veda edip Megara’dan ayrılır ve iyinin, adaletin, bilginin, kısacası bütün ideaların üstünde büyük, hüzünlü bir karanlık hüküm sürmeye başlar.