Aradan kırk, elli yıl geçmiştir. Şimdi, onları tutan eller toprağa karıştı. Hatta o necefler dağlmış, kehrübarlar yanmış ve mercanlar parçalanmıştır. Fakat hala onları birer birer şekilleriyle, renkleriyle, kokulariyle, ellerime yayılmış vücutlarıyla o kadar canlı duyuyorum ki, kalbime baksanız onların gölgesini orada görürsünüz sanıyorum. Ve hala daha herbirinin doksandokuz tanesine karışmış o neş’eler, ümitler ve duaları o kadar canlı hatırlıyorum ki, hayatın hakikati karşısında duyduğum öfkeyle, kırılmış kalbimin üstüne boynumu bükerek: Yaa?.. diyorum, demek dualarım kerameti güllerin kokusundan daha fazla devam etmiyormuş. Bu tesbihlerde bir tanesine bir dua sinmiş ve faniliği bir müddet için de tedavi edecek olanı yok muydu? Bunların hiçbiri ciddi değil, bunlaın hepsi de birer hayal miydi?.. - Abdülhak Şinasi Hisar Deniz Gürsoy, hayallerle yüklü tespihlerimizin, Hinduizm, Budizm, İslamiye ve Hıristiyanlık’taki dini amaçlı kullanımlarını inceliyor. Ayrıca pek çoğumuzun gündelik hayatının vazgeçilmez bir parçası olan tespihi her yönüyle, tarihten, edebiyattan örneklerle anlatıyor.