"Ama yine de otuz yaşına kadar çalışmamalı insan. Sarhoş olmalı. Aşk acısı çekmeli. Bilmediği bir şehirde cebinde beş kuruşu olmadan sabaha kadar orada burada takılmalı. Müzik dinlemeli. Sıkılmalı. Deniz kenarında bira içmeli. Gülmeli.nbspnbsp Ağlamalı. Yavru bir kediyi kucağına almalı. Bir köpeğin başını okşamalı. Nefret etmeli. Merhamet göstermeli. Dayak atmalı. Dayak yemeli. Küsmeli. Barışmalı. Tuttuğu takım kaybedince üzülmeli. Dostluklar kurmalı ve tüketmeli hepsini bu dostlukların. Anlamlı bulduğu şeylerle bir süre yaşayıp dahanbspnbsp sonra bunun sadece onların anlamsızlığa anlam yükleme çabasından başka bir şey olmadığını anlamalı ki geriye baktığında kaçırdığı veya tatmadığı şeyler olduğu konusunda pişmanlık duyup herhangi bir şüpheye düşmesin. Çünkü ondan sonnra hayatları her ay başında iş arkadaşlarına "Maaşlar yattı mı?" diye sormak ve emekli olana kadar onların ve müdürlerin saçmalıklarını çekmekten ibaret olacak."