Hz. Mevlâna günümüze, asırlar öncesinden şöyle seslenmektedir: Beni çokça konuştunuz, sıkça andınız, afişlerde sözlerim sloganlaştı, ziyaretime koştunuz, andınız ancak beni anlamadınız. Anlasaydınız evlerde kavga tütmezdi, trafik ışığında geç kaldın diye cinayet işlenmezdi, yan baktın omuz çarptın diye insanlar canice bakışmazdı. Beni anlamış olsaydınız, bir elin parmakları gibi olan kardeşler terör belası ile kan kaybetmezdi. Ben Gel dedim, geldiniz peki gelişinizle yüreğinize ne doldurup sizde neler değişti? Cezaevleri neden tıka basa dolu? Ahlak, birlik, yardımlaşma, halden anlama masallarda kalan meziyetler olmazdı. Sahi beni gerçekten anladınız mı? Ben sizin için yanıp tutuştum, avucumda denizleri çöllerinize taşıdım, hani yetiştirdiğim güller? Beni olduğum gibi anlasaydınız. Ah anlasaydınız. Ağlatmazdınız anaları. Beni anlamış olsaydınız gökkubbe altında hoş bir sedâ bırakmanın, hoşça bakmanın mutluluğuna ermeyi o kadar kolay yakalardınız ki. Beni bir de Sinan Yağmur’un kaleminden okuyun.