“Tokmağın davula vurmasıyla yerinden oynayıp sağa sola uçuşan toz taneciklerinden farksızım şimdi. Uçtuğum bir gerçek. Peki, düşeceğim yer?” 2016... Temmuz... Kanlı bir işgal girişimi ve sonrasında yaşananlar... Ergenekon ve Balyoz kumpasları sürecinde yaşanan dramların travmasını henüz atlatamayan bir gazeteci, tesadüf o ki, 15 Temmuz’daki işgal girişimi sonrasında da mağdur olur. Bir gece vakti aldığı kötü haberin ardından yaşama tutunmak için çabalar. Yediği yumruk yüzünü kızartırken, iyileşmek için tarih, edebiyat, felsefe ve müziğin sonsuz dünyasında dolaşır. Yaşadıklarını an be an, durmaksızın yazar. “TEMMUZ”, Türkiye’nin yakın tarihinin en önemli olayının yarattığı iklimi, bir gazetecinin sürece tanıklığı üzerinden irdeliyor. Çokça zaman acı hikâyeleri yazan gazeteci, bu defa kendi hikâyesini yazıyor. “Kafka’nın Dava’sı çünkü Türkiye... Hepimiz bir gün Josef K.’ya dönüşebiliriz. Bir Josef K. gibi acılı romanlara ilham kaynağı olabiliriz. Başımıza gelen onlarca şeyin sebebini soranlara, yalnızca şunu deriz: Bilmiyorum.”