İslami ilimlerde özel bir yeri olan tasavvuf, insanı kötü huylardan güzel ahlaka, kulun fani varlığından Hakk’ın baki varlığına yönelmesi demektir. Tasavvuf imanı gönülden hissettirerek taklitten kurtarıp dinde ihlası elde etmeyi amaçlamaktadır. Köklü bir birikime sahip olan tasavvuf, zaman zaman suiistimal edilmiştir. Sufiler bu istismarı önleyebilmek için tasavvufun Kur’an ve Sünnet çizgisindeki sınırlarına dikkat çekmişlerdir. Bu kitap tekrar bu sınırlara dikkat çekmekte ve tasavvufu bir kelime olarak bilmenin dışında algılamaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır. Tüm bu çabanın yanı sıra “Tasavvuf olmasaydı ne olurdu?” sorusunu da muhatabına yöneltmektedir.