İstanbul'da ya da Erzurum'da, Hatay'da ya da Muğla'da, belediye otobüslerinde balık istifi yolculuk eden insanlar. Otobüsün arkasında, en beyefendi haliyle dikilen orta yaşlı bir adam. Sıradan bir emekli. İşine giden bir kadın. Dudakları sürekli kıpırdayan bir altıncı sınıf öğrencisi. Bir şemsiye satıcısı. Eli kolu sürekli oynayan, yakası paçası dağılmış bir adam. İçlerinden biri çocuğunu öldürmüş olabilir mi? Sübyancılıkla suçlanmış... Kocasının tecavüzüne uğramış... Şoföre uzatılsın diye verilen akbilleri cebine indirmiş... Taş uykusu, köksüzleşerek kurumaya yüz tutan edebiyatımızı, elinden tutup yeniden toprağına, kalabalıkların arasına çekiyor. Aslı tohumcu. bir belediye otobüsünde birlikte yolculuk etmek zorunda kalan insanların zihinden geçenleri okuyarak, günümüz Türkiye'sinin şiddet yüklü yüzünü hüzünlü bir fotoğraf karesine çeviriyor.