Tarihten Çıkan Siyaset, bir kriz durumunun ve bu krizi gereğince kavrayıp değerlendirememenin sol siyaseti içine sürüklediği problemleri inceliyor. Krizle kastedilen, tarihin çığrından çıkması ; belli bir amacı ve doğrultusu olan, içinde ikamet ettiğimiz, bizi ileri iten veya belirleyen şey olmaktan çıkması. Modernliğin geleneksel pusulalarının, en başta da aşamacı ilerleme kavramının içinin boşluğunun gittikçe daha fazla hissedilmesi. Felsefede ilk kez Nietzsche’nin, Sol’da ise Walter Benjamin’in saptadığı bu tarihsellik krizi, uzun yıllar böyle bir sorun yokmuş gibi davranan sol siyasetler tarafından bile ağır bir biçimde hissediliyor artık. Brown işte bu görmezden gelme tavrının siyasi tahayyülde yarattığı felç edici semptomları araştırıyor: Sol melankoli , siyasetin ahlakçılıkla ikame edilmesi, kendi etkisizliğinin nedenleriyle hesaplaşamamaktan gelen derin vicdan azabı, siyasetin aktörlerini kurban veya mağdur rollerinin ötesinde tasavvur edememe aczi, alternatif geliştirmekte beceriksizlik, fetiş haline gelmiş ve donmuş nesnelere duyulan yaslı, muhafazakâr bağlılık , teori ve siyaset arasında, her ikisinin özerkliklerine de hakkını veren yaratıcı ilişkiler kurmakta başarısızlık...