Gelibolulu Mustafa Ali 16. yüzyılın sonunda yaşadı, olağanüstü bir kapsayıcılık ve kavrayışla devletinin tarihini belgeledi ve sorunlarını çözümledi. Bütün yaşamını içinde yaşadığı toplumun kuruluş ülkülerine adamış, ama aynı topluma gücenmiş ve yabancılaşmıştı. Tıpkı kendi düzensiz meslek yaşamı ve sabırsız kişiliği gibi toplum da çöküşünün tohumlarını içinde taşıyordu. Ali’nin idealle gerçek arasındaki farkı tanımış olması, onun etkili bir tarihçi olmasını sağlayan göreli yansızlığını ortaya çıkarmış, ama bir tür kültürel ve dünyevi parçalanmışlığa da yol açmıştı. Cornell Fleischer son yılların bu en önemli araştırmasında Ali ve eserlerini, imparatorluğun biçimlendiği bir dönemde Osmanlı entellektüel ve toplumsal hayatının çözümlenmesinde temel alıyor. Ali ile adeta bütünleşerek onun yaşamını ve Osmanlı toplumunu yeniden kurguluyor.