Osmanlı İmparatorluğu, hem artan ve dinamikleşen nüfusuyla, hem de modern dünyaya açılan kapıları olan ticaret kentleriyle, dünyanın diğer ülkelerindeki gibi, yeni idari ve hukuki yöntemlere ihtiyaç duyuyordu. 19. yüzyılda —özellikle de Kırım Savaşı sonrasında— klasik dönemden miras kalan idari düzenin de iyice işlevsiz hale gelmesiyle, yerel yönetimler ve belediyeler için yeni bir idari yapılanma kaçınılmaz hale gelmiştir.