Hikayemiz şöyle: Tanrılar Hermes ve Apollo, Toronto'da bir bardadırlar. İçiyorlarsa da, sarhoşlukları alkolden değildir. Tanrıların hep yaptığı gibi, insanlığın tabiatına dair, amaçsız bir sohbete koyulurlar. İnsanların, mesela bitten ya da filden kötü veya iyi olmadıklarıyla başlayan muhabbetleri şu soruyla noktalanır: Hayvanlarda insan aklı olsaydı nasıl olurdu? Böylece Apollo ve Hermes, insan aklına sahip olsalar, hayvanların insanlardan daha mutsuz olup olmayacaklarına dair bahse tutuşurlar. Kaybeden diğerine dünya zamanıyla bir sene kölelik edecektir. Bardan çıkıp yürüdükleri caddede bir veteriner kliniğine denk gelirler ve tanrısal deneylerini bu klinikteki köpekler üzerinde uygulamaya karar verirler. O gece Toronto sokaklarında insan bilinci bahşedilmiş on beş köpek dolaşmaya başlar. Bu on beş köpeğin varoluşsal krizi André Alexis'in kaleminde, dilin, sevginin ve insan şefkatinin güzelliğine dair bir övgüye dönüşüyor. Tanrılar Zar Attığında, insan aklının bir ödül mü ceza mı olduğunu sorgulayan çağdaş bir Yunan mitolojisi. 2015 Scotiabank Giller ve Rogers Writers' Trust Kurmaca Ödülü "Andre Alexis'in Tanrılar Zar Attığında romanı insan aklından çok daha fazlasını keşfetmemizi sağlıyor: akıldan daha derin bir idrak, sadakatten farklı bir sevgi, sadece insanlığa has şefkat ve yeni bir bakış açısı."