Bir gün tanrının var olup olmadığından emin olabilecek miyiz? Hayır asla. Çünkü mesele bu değil. Eğer tanrı, dinlerde söylendiği gibi, varsa, bu tam da kendisinden emin olunamayacak, kendisinden emin olmanın, kendisini bilmenin söz konusu olmadığı tek varoluştur. Söz konusu olan sadece ona güvenmektir. Sanırım düşüncemize hakim olması gereken fikir; adilin, bu kez nitelik anlamında olmak üzere, adil olma olgusunun, herkese, ona ne borçlu olduğumuzu bile bilmeden vermek olduğudur. Sevgi her zaman meçhul ile, birinin "esrar"ı ile ilişkilidir. Bir zamanlar, "aşkla birbirine bağlanma" demek için, "birine inanç duymak (birine inancını vermek)" denirdi. Burada şunu ya da bunu yapmak için bir bağlanma değil, ama her şeyden önce, başkasıyla olma, başkası için olma söz konusudur, başkasının (var) olması ve başkasının öyle olması il biricik bir ilişki içinde. Güzellikte, söz konusu olan hakikattir. Sınanabilir bir hakikat değildir bu ama kendisine doğru çağrıldığımız, bizden öteye giden bir arzu içinde kendisine uzandığımız şey olarak hakikattir... "Güzel hakikinin parıltısıdır." Bu, hakikinin parladığı anlamına gelmez yalnızca, hakikat, hakikat olmasına ek olarak, parıldar, ışır.