Yaşadığı dönemde Tanpınar’a yeterince ilgi gösterilmediği yargısı, neredeyse bir edebiyat efsanesine dönüştü. Doğrusunu söylemek gerekirse, bir derleme çalışması için Tanpınar üzerine yazılmış bütün yazıları, kıyıda köşede kalmışına kadar bulup okumaya çalıştığımdan beri yazar tarafından yönlendirildiğimizden kuşkulanmaya başladım. Acaba bizi böyle düşünmeye kışkırtan yazarın şikâyetleri miydi? Ölümünden iki yıl sonra yayımlanan Tanpınar in Şiir Dünyası’nda (Mehmet Kaplan), günlüğünün o meşhur sükût suikasti cümlesiyle biten son sayfalarını okumasak yine böyle düşünecek miydik?