Sıradışı insan hikâyelerinin (Hippi hareketi, 1956 devriminin tanıkları, ağaç oymacılar vb.) anlaşılması ve tanıtılmasına katkı sağlayan, meydan okuyucu ve yenilikçi yazarlık meseleleri, Macar yazar István Csörsz'ün (1942-2018) her zaman ilgisini çekiyordu ancak 2001-2006 yıllarında üzerinde aralıksız çalıştığı ve 2016'da Budapeşte'de yayımlanan Földtaposók isimli roman, onun için bile istisnai bir anlam ifade etmiştir. Hikâye, insanlığın şafağında, ilk insanların dünyasında geçiyor ve küçük bir topluluğun (sürü) kaderinin dramatik dönemlerini gözler önüne seriyor. Buradaki zorluk ve meydan okuma, sadece bilmediğimiz tarih öncesi çağların hissedilebilen ve otantik tasviri değildir; daha ziyade, yazarın, bunları bize diyalogları tamamen terk ederek yansıtmasıdır. Daha da harika olan; karakterlerin kolektif ve bireysel anılarıyla sürdürülen içsel diyalogun ve kâh dehşetli kâh sevimli doğal çevrenin betimlenmesidir. Okuyucu, kadim, içgüdü dünyasının edebi ritmini hemen yakalıyor ve dramatik, duygudan zengin ve büyüleyici metin, bir yanda film şeridi gibi akarken, diğer yanda dünya edebiyatının en güzel doğa tasviri yapan örneklerini (örn. Hemingway hikâyelerini) andırıyor. Yazar, ilk kişilik-çelişkilerini, ilk duyguları ve ilk içgüdüleri tasvir ederken, insanlığın daha sonraki temel deneyimleri, sıkıntıları ve dış dünyayla, aileyle, yaşamla ve ölümle ilişkileri hakkında da öngörülerde bulunuyor.