Bu çalışma su kaynaklarının metalaşmasının genel olarak sermaye açısından neden, nasıl ortak ve sınıfsal bir çıkarı temsil ettiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Üretiminde su kullanan kapitalistlerin bu suyu devletlerden sübvanse edilmiş [düşük] fiyatlarla almak yerine piyasada belirlenen çok daha yüksek fiyatlardan satın almayı tercih etmeleri ilk bakışta sınıfsal çıkarlarına aykırı imiş gibi bir yanılgıya yol açmaktadır. Çalışma, Marx’ın genel olarak emek-değer teorisinin özel olarak ise soyut emek teorisinin sağladığı olanaklarla bu yanılgıyı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Ayrıca suyun metalaşmasında en fazla kullanılan gerekçelerin başında su kıtlığı olgusu gelmekte ve metalaşma sürecinin kendisi kıtlığa karşı önerilmektedir. Kitapta ise kullanım değerlerinin [nitelikler] üretimi ile değişim değerlerinin [nicelikler] üretimi arasındaki fark gösterilerek başlı başına metalaşma olgusunun su kıtlığını azaltıcı değil, çok daha arttırıcı olduğu ortaya konmaktadır. Herhangi bir emek ürününün ya da doğa bileşeninin piyasa döngüsüne dahil edilmesi, söz konusu ürünün ihtiyaçların çok ötesinde aşırı miktarlarda üretilmesi anlamına geleceği için su kaynaklarının metalaşmasının su kaynaklarında çok hızlı bir tükenmeye yol açacağı dünya ve Türkiye örnekleriyle gösterilmektedir.

Benzer Kitaplar