Karl Marx, yerinden edilme yoluyla kullanım değerlerinin nasıl metalara dönüştürüldüğünü anlattıktan sonra (demiryolları örneğini verir), yerlerinden edilmeleri ve metaya dönüştürülmeleri düşünülemeyeceğinden, iki kullanım değerinin tümüyle analiz çerçevesi dışında kaldığını söylemişti: temiz hava ve temiz su. Bugüne kadar insanlık suyun bedava olduğunu sanıyordu. Şimdi ender olduğunu biliyoruz. Şu halde onu ender malları yönettiğimiz kurallara göre yönetmemiz gerekiyor: piyasanın demir yasaları. Piyasanın olmadığı yerde sahte-piyasa yaratalım. Bu, pratikte şu anlama geliyor: Her türlü çekilme noktasını (kuyular, su birikintileri, göller, ırmaklar, kaynaklar) denetim altına al. Suyu borulara doldur. Onu uzaklara gönder. Su talebini yaratan antropolojik imgeyi türdeşleştir (kokusuz insan, gündelik duşlar vb.). Ancak arz ve talep bir uroborouros oluşturuyor: kendi kuyruğunu yiyen yılan...