Farklı etnik ve dinî kimliklere sahip yüz binlerce Suriyeli 2011’de, rejimin demokratikleşmesi için barışçıl gösterilere katılmaya başladı. Rejimin uyguladığı şiddet, birkaç ay içinde, demokratikleşme talebinde ısrar edenleri de silahlanmaya, Özgür Suriye Ordusu içinde el yordamıyla kurulan birliklerde yer almaya ve kendi kurumları olan bir karşı-toplum oluşturmaya sevk etti. 2013’ten sonra PKK ve İslâm Devleti gibi ulusaşırı grupların varlığı arttıkça, hareketin ilk döneminde var olan, herkesi içermeye yönelik oybirlikçi mantık giderek kayboldu. Ayaklanma, ülke dışından beslenen ve derinleşen bir kutuplaşma içinde parçalara ayrıldı. Hızla radikalleşen siyasal İslâmcı hareketlerin yükselişi ve Kürt etnik-ulusalcı talepleri karşısında, daha ılımlı gruplar marjinalleşti. Baczko, Dorronsoro ve Quesnay’in ortak çalışması, iç savaşın ilk evresinde Suriye içinde ve komşu ülkelerde yapılmış görüşmeleri siyaset sosyolojisinin süzgecinden geçirerek değerlendirirken, savaşın Suriye toplumu üzerindeki etkilerine ışık tutuyor. Genelleşmiş şiddet toplumda ve cemaat yapıları içinde hangi yeni hiyerarşiler üretiyor? Savaş döngüsü içine hapsolmuş Suriyelilerin tutunma stratejileri nelerdir? Farklı güç ve örgütlerin hâkimiyeti altında ülke bölünürken, savaş ekonomisi nasıl var oluyor? Aşırı şiddet etnik-dinî cemaatleşmeyi nasıl hızlandırıyor? Elinizdeki kitap, bunları ve benzeri başka soruları yanıtlamaya çalışırken, Suriye’de iç savaşın anatomisini çıkarıyor ve aynı zamanda dünyada iç savaş hallerini anlamaya yönelik yeni bir karşılaştırmalı kuramsal çerçeve sunuyor.

Benzer Kitaplar