Geceyle gündüz gibiydik. Hem birimiz olmadan diğeri olamazdı hem de beraber olamazdık. Bazen tam olarak budur aşk… Ne birlikte olabilir sevenler ne de ayrı. Sina ve Deniz’in bir tesadüfle başlayan aşkları, başka bir tesadüf yüzünden çıkmaza girmiştir. Deniz, çok sevdiği Sina’yı bırakmak zorundadır. Bunu yapmadığı her an, Sina’ya biraz daha zarar verecektir çünkü. Öte yandan Sina, hayatında ilk kez karşılaştığı aşk ve güven duygusunu daha bulduğu an kaybetmeye dayanabilecek midir? Geceyle gündüzün durmadan birbirini takip etmesi gibi, güzel ve kötü günler de hep arka arkaya mı gelir? Yaşanan her güzel şey, yaklaşmakta olan bir kötülüğün habercisi olabilir mi? Sina ve Deniz’in birbirlerini ölesiye sevmeleri, birlikte olmalarına yeter mi?