Temelini Kur’an ve Sünnet’in oluşturduğu ‘hakiki bilgi’, insanlık için vazgeçilmez bir erdemdir. İslam medeniyeti, bu bilgiyi insan ve toplumla buluşturduğu sürece varlığını ve etkinliğini hissettirmiştir. İnsanlığı, layık olduğu haysiyet ve şerefine yaraşır bir biçimde dönüştürmeyi hedef alan İslam dini, Peygamber (a.s)’ın dünya görüşü demek olan Sünnet’in topluma doğru aktarılması sayesinde bu hedefini gerçekleştirme imkanı bulmuştur. Zira sünnet, geçmişte yaşanmış, gelecekte de yaşanacak olan Kur’an’dır, Kur’an’ın topluma yansımasıdır. Bu bağlamda hedefi, ideal insan ve toplum olan aynı zamanda İslam kültürünün temel referansı konumundaki Sünnet’in doğru anlaşılması ve her dem dinamik bir yapı olarak güncelliğini koruması, asla ihmal edilmemesi gereken bir olgudur.