Eskinin bitişi, yeninin başlayışı, çok yakındı. 15 Temmuz, kafamdaki tabuları yıkıp atmıştı. Sultan, kendine gelmişti. Artık şiir, edebiyat, sanat diyecektim. Ülkenin aydınlık yarınlara ulaşabilmesi için ben de bir şeyler üretecek, katkı sağlayacaktım. Son nefesime kadar, ülkem ve halkım için çalışacaktım. Akşam, Salih’i karşıma aldım. “Bu darbe girişimi hakkında ne düşünüyorsun?” dedim. Sorum, şaşırttı. Ne diyeceğini bilemedi. Yüzü, kıpkırmızı oldu. Kem küm etti. Bir yanıt veremedi. Salih’e “Ben artık, senin gibi düşünmüyorum. Senin doğrularını, doğru kabul etmiyorum. Sana olan duygularım başka, ama düşüncelerine katılmıyorum. .... Artık araştırıp sorgulamadan, bir şeyleri kabullenmeyeceğim. Kimseye itaat etmeyecek, doğrunun peşinden koşacağım. Beni ister böyle kabul et, ister etme, sen bilirsin. Artık buraya kadar. Kendime yeni bir yol çizeceğim. Çizdiğim yolda; bir zamanlar çok sevdiğim resim, şiir, edebiyat, sanat olacak. Bu yolda ilerleyeceğim” dedim.