Bu öyle bir şey ki... bir insanı bütün ömrün boyunca tanımışsın aranızda ne bir ilk izlenim, ne baştan çıkarma girişimleri, ne de insanların yavaş yavaş birbirini tanıması diye bir şey yaşanmış diye tanımlıyor kardeşler arasındaki ilişkiyi Denişe. Bizimkisi, tamamıyla bilmek, bazen çok fazla şey bilmek durumuydu. O ve şimdilerde kırklı yaşlarını süren Nik için kardeşlik, hayatlarındaki en önemli ilişki oldu. Nik her zaman bir sanatçıydı. Kendini bildi bileli bir sanatçı olmuştu, bir an için bile kendini sorgulamamıştı. Sanatıyla onaylanmak, geniş kitlelere seslenmek gibi bir amacın peşinde olmadı. Sadece kendisi için üretiyor ve kendi alternatif tarihini yazıyordu. Denişe ise her zaman onun en tutkulu, en sadık ve bazen de tek hayranı oldu. Arkadaşları ölürken, anneleri hafızasını kaybederken ve dünya tekinsiz bir geleceğe doğru her gün bir adım daha savrulurken, Denişe ve Nik’in Tarihsel Kayıtlar’ı da kendi kaderlerini tamamlamak için yazılıyordu.