Stefan Zweig, ta Brezilya’ya gitse de, geride bıraktığı, yıkılmakta olan bir dünyayı içinde taşıyordu. Bazen aralık kalan pencereden esen ılık rüzgâra kapılıp geçip giden yılları unuttuğu oluyordu. Utanç duygusunun bir huzur hissiyle aynı anda benliğini kapladığı zamanlar, bir umut ışığı olarak Lotte’ye bakıyordu. Buralara aşinaydı sanki... İnsana yaşadıklarını unutturacak bir yer. Ama bir gazete haberi bile yıkıp geçiyordu içini: Viyana Belediyesi Yahudilerin oturduğu dairelerde gazı kesme kararı aldı. Bu konutlarda gazla intihar edenlerin artması, vatandaşın rahatını kaçırdığından, gazla intihar etme, bundan böyle kamu düzenini bozmak olarak kabul edilecek. Demek kitaplarını yakan, yasaklayan ülkesinde, insanları öldürme hakkı olduğunu düşünenler, ölme hakkına bile el koyuyordu. Ama o, hakkını saklı tutmakta kararlıydı. Nerede olursa olsun...

Benzer Kitaplar