Tarihin en büyük savaşlarının ayrıntılı dökümleri, çarpışan kuvvetlerin komuta stratejileri, muharebe taktikleri, askerî harekâtların düğüm noktaları. Roma’ya karşı ayaklanan bir köle: Trakyalı Spartacus. Karşısında servetini iktidar için kullanan hırslı bir komutan: Marcus Licinius Crassus. Gladyatörlerin isyanı, kullanılan silahlar, karşılıklı taktikler, Crassus’un kazdırdığı hendek, Silarus Nehri yakınındaki son savaş... Roma M.Ö. 73 tarihinde köleci bir toplumun başına gelebilecek en büyük kâbusla karşı karşıya kaldı: Köle ayaklanması. Gladyatör dövüşlerinin önemli merkezlerinden biri olan Capua’da, Trakyalı Spartacus önderliğinde ayaklanan gladyatörler, üzerlerine gelen Roma kuvvetlerini peşpeşe yenilgiye uğrattılar. Kaçan diğer kölelerin de katılmasıyla giderek büyüyen ve mevcudu 70.000’e yaklaşan bu ordu, Spartacus’ün komutasında zengin Roma kentlerine saldırdı, iki konsül ordusunu bozguna uğrattı. Roma için büyük bir tehdit oluşturmaya başlayan Spartacus’ü başlangıçta ciddiye almayan Senato, daha sonra bu hatasını anladı ve servetini kullanarak iktidar peşinde koşan hırslı Marcus Licinius Crassus’u görevlendirdi. Uzunca bir süre Spartacus’ü takip eden Crassus, köle ordusu nun bölünmesinden de yararlanarak son ve büyük bir savaşta -Marx’ın ifadesiyle- bütün bir antikçağ tarihinin böbürlenebileceği en muazzam kişilik olan Trakyalıyı mağlup etti. Spartacus savaş alanında elinde kılıcıyla can verdi. Crassus, esir aldığı 6.000 köleyi ibret olsun diye çarmıha gerdirdi. Stanley Kubrick’in epik filmi Spartacus’te (1960), Crassus son savaştan hemen önce bir araya topladığı subaylarına harekâtın Spartacus efsanesini öldürmek için yapıldığını söylemişti. Oysa gladyatör Spartacus’ün yazgısında, ölümü yenip efsane olmak ve çağları aşıp dünyadaki tüm ezilenlerin umutlarının simgesi haline gelmek vardı.