Anlama-yorumlama faaliyetinin sübjektif karakteri gözönüne alındığında ve Tefsir Tarihi’nin ortaya koyduğu örneklerde elimizdeyken, Kur’an’ın herkesçe kabul görecek şekilde tek ve nihaî yorumunun yapılabilme imkânının bulunamayacağı aşikârdır. İlahî vahyin bir noktaya kadar farklı okumaları olacaktır ve kanaatimizce bu tabii de karşılanmalıdır. Ancak okuduğumuz, anlamaya yorumlamaya çalıştığımız metnin, tabiri caizse karşımızda âdeta eli kolu bağlı bir vaziyette duran ve kişisel ilgilerimize, heyecanlarımıza, indî ve spekülatif yaklaşımlarımıza ses çıkarmayan/çıkaramayan bir mahiyet taşıdığı sanılıyor, bu yüzden de her isteyenin istediği şekilde mânâlar istinbat edebileceği sanılan böylesi bir kelâm’dan çeşitli ilhamlar alınabileceği düşünülüyorsa, tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki bu zanlar fevkalâde yanlıştır ve Kur’an-ı Kerim’in rehberlik vasfına halel getirecek derecede cahilce yakıştırmalardır.