Eğer sömürü varsa başkaldırı meşrudur. Cellatlarının karşısında, böyle haykırdı 1789 Fransız Devrimi’nin proleter kahramanı Babeuf. Ve giyotine başı dik, zafer kutlamaya gider gibi gitti. Nice proleter ve sosyalist kahraman, Babeuf’un açtığı çığırdan yürüdü. Hem proleter yiğitliğin en katışıksız örneklerini sunarak, hem de yargılandıkları sanık sandalyesini, sömürenleri suçladıkları bir kürsüye dönüştürerek. Bu kitap, bu kahramanlardan bir bölümünü ele alıyor: Yaşamının neredeyse yarısını zindanlarda geçiren Paris proleterlerinin önderi Blanqui, bilimsel sosyalizmin kurucusu ve Köln yargılamalarında politik savunmanın eşsiz örneğini sunan Karl Marx, Alman sermaye çevrelerinin sömürgeci emellerini parlamento ve sanık sandalyesinde teşhir eden Baba ve oğul Liebknecht’ler, genç Sovyetler’in üzerine sürülen Fransız birliklerinde bir subayken, Sovyetlere yardım için donanmada isyan örgütleyen Andre Marty, darağacının gölgesinde geride kalanlara şiir tadında cesaret verici notlar bırakan Julius Fuçik. Ve Thaelmann’ın partisinin Nazi işkencehanelerindeki militanları, Bükreşli Demiryolu işçileri, Afrika ve Latin Amerika’nın antisömürgeci mücadelelerinin sembolleri ve Dimitrov... Leipzig yargılamalarında Dimitrov’u savunmaya çalışan avukat Marcel Willard, bu eserde, haksızlığa ve sömürüye karşı cesaretle mücadele tohumunu kuşaktan kuşağa aşılayan bu kahramanların mücadelelerini sayfalara taşırken, hem 19. yüzyıldan başlayarak sermaye sınıfı ile emekçiler arasındaki mücadelenin özellikleri hakkında canlı bilgiler veriyor hem de bir devrimcinin mahkeme karşısında takınacağı tutum hakkında eşsiz veriler, deneyler, öğütler sunuyor.