Antropoloji, insanlarla birlikte yapılan felsefedir. -Tim Ingold- Pasifik Adalarından Kuzey Kutuplarına kadar oldukça geniş bir yelpazede gezinen bu kitap, sosyal yaşama ve kültüre dair son derece zengin bir küresel çeşitliliği barındırmaktadır. Benzer nitelikteki diğer kitaplardan farklı olarak küçük ölçekli toplumlar üzerine yapılmış klasik çalışmalardan hareketle milliyetçilik, tüketim, İnternet gibi çağdaş dünyanın olgularını da analize tabi tutarak, "klasik" ve "çağdaş" antropolojiyi birbirine bağlaması bakımından önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bu yönüyle, karmaşık modern toplumlar üzerine yapılan antropolojik çalışmaları bir adım ileri taşımaktadır. Antropoloji "ötekileri" ele almaktadır fakat aslolarak kendimizle ilgilidir. Antropolojik çalışmalar, kendi varoluşumuz üzerine yeni bir şekilde düşünmemize imkan veren bir ayna, bir pencere, bir karşılaştırmadır. Trobriand adalarındaki yaşama dair yapılan betimlemeler bize, kendi toplumumuzun "tek makul olan" olmadığını hatırlatır. Ndembular, Inuitler ve Dogonlar, bizim bütün hayatımızın çok daha farklı olabileceğini gösterebilirler ve hatta nasıl farklı olmuş olabileceğini de. Bütün bunlar bizi, kendimiz ve kendi toplumumuz hakkında temel sorular sormaya zorlar. Ve bazen bu sorular, hayatımızı bütünüyle yeniden düşünüp, sorgulamamıza ve derinlere inen eleştirilerle sil baştan kurmamıza yol açar. Benim için bu kitap, bir insan için olabilecek en doyurucu -ve kesinlikle en uzun- bir yolculuğa çağrıdır. Okuyucuyu, Amazonlarun rutubetli yağmur ormanlarından Kutuplardaki soğuk yarı-çöllere; Manhattan’ın gökdelenlerinden Sahel’deki çamur kulübelerine; Yeni Gine’nin dağlık bölgelerindeki köylerden günümüz Afrikası’nın şehirlerine götürmektir. Antropoloji, belki hayatın anlamı sorusuna cevap getirmemektedir fakat en azından bize, yaşamı anlamlı kılmanın pek çok yolu olduğunu göstrebilir. Cevaplar veremiyorsa bile, hiç değilse sorulara çok yakın olduğumuz hissi vererek, hep bir arayış duygusuyla yaşamamızı sağlayıcı olmaktadır. -Thomas Hylland Eriksen-