Sosyal sermaye kavramı, ilk başlarda, ailenin eğitim hayatını nasıl etkilediğini ortaya çıkarmak maksadıyla kullanıldı. Ancak zaman içinde bu kavram; ulusların, toplumların ve bireylerin neden zengin ya da yoksul olduklarını açıklamaya muktedir bir araca dönüştü. Dünya Bankası’nın kalkınmanın kayıp halkası olarak tanımladığı sosyal sermaye, Rusya’dan Üçüncü Dünya’ya ve oradan da Kuzey Amerika’nın varoşlarına kadar sosyoekonomik analiz ve politikaların her alanına nüfuz etti; öyle ki, elinin değmediği konu kalmadı.