Don Kazakları, Onlar, Anadolu topraklarının üç yüz yıllık hikâyesidir. Onlar, puslu göllerin efendisidir… *** Kars’tan Doğu Ekspresi’yle Istanbul’a ve oradan Manyas Kocagöl’e gelen ve değirmende çalışmaya başlayan gizem dolu bir genç... Âşık olduğu kadını öldüren ve yıllarca saklanma gereği duyan kilisede kekeme bir zangoç… Ömrünce göllerde, nehirlerde, denizlerde; deniz kızı arayan ve ona âşık bir adam… Kaniye’yi alabilmek için göle kumaş döşeyenler; gölün donmasını bekleyenler… Kutsal haçı gölden çıkarmak için zemheri ayazında yarışanlar… Efsaneleşen aşklar, iki dünya arasında kalanlar ve karşılık bulmayan sevdalar... Panayırlar, eğlenceler; yangınlar, depremler ve göl efsaneleri… Kocagöl’e kadar gelen Rus ve Amerikan ajanları... Bir gecede boşalan evler, kamyonlarla Istanbul’a getirilen acı dolu yürekler… Don Nehri kıyılarına doğru yola çıkan Gürcistan Vapuru ve bin Kazak… Onlar, Don Kazakları… Onlar, sakallı adamlar… Onlar, özgür insanlar... Onlar, rüzgârın oğulları… Onlar; Anadolu’nun renkleri, adetleri, türküleriydi. Onlar giderken, gölün suyunu, evin taşını yanlarında götürdüler… Bir tek o gitmedi: Son Kazak Ruslan… O, Atatürk’ün çağdaş ülkesini bırakıp da gidemezdi. *** Kazaklar, Kocagöl’ü iyi bilir… Ve göl insanı sakalına ak düşmeden ölür.