Milliyetçiliğin gelişimi ve imparatorlukların dağılmasıyla, zamanla ulus-devlet uluslararası ilişkilerin temel aktörü haline gelmiştir. Bunun sonucu olarak ulus ile devlet özdeşleştirilmiştir ve homojen ulus-devlet ideal yönetim birimi olarak görülmeye başlanmıştır. Fakat her devlet tek bir ulustan oluşmaz ve her ulus kendi devletine sahip değildir. Bu nedenle zaman içerisinde ulus-devlet kavramı sorgulanmaya başlamıştır. Devletlerin içerisinde, kendini farklı kimliğe sahip gören topluluklar bulunabilir. Bu toplulukların, devletin kabul ettiği ulus-kimliğini benimsemediği durumlarda çatışmalar ortaya çıkmaktadır. Bu durum, devletler açısından çatışmaların yönetilmesi ihtiyacını gündeme getirmektedir.