Kitabımız, yavaş yavaş içine girip fark ettiğimiz güzel değişimlerle başlıyor. Adeta yolun başı gibi; ilerledikçe ve farkındalıklar arttıkça, içimizde yan yana duran karanlık ve aydınlık yönleri keşfetme, aydınlığı çoğaltma ve içsel sesi duyabilme gayretleri artıyor. Adımlar hızlandıkça yol genişliyor, anlayıp hissettiklerimizi ve özgürleşerek sonsuzluğa ulaşma yolunda, yanımızda olanlarla birlikte keşfettiklerimizi paylaşarak devam ediyor. Yolun başında beni yola çıkaran neydi? Buna beni yönelten, yolu bana bulduran, ilerlemem için mihenk taşlarını dizen, görebildiklerimi algılamam için idrak yollarımı açan neydi? Sizler de bu kitabı elinize alıp okuyorsanız, bizi bu yolculukta buluşturanın ne olduğunu düşünün. Yazdıklarım; duygularımızı ışıkla aydınlatabilmemiz ve temizlik, güzellik, iyilik hislerini çoğaltabilmemiz için yapılan bir yolculuktur. Yolculuğumuza, Bir ışık işçisi kendi ışıltısını, mutlu ve bütünleşme yolunda olan dünyasını tam olarak yansıtır sözleri ile umut kattım. Kitabımın da sizlere uçarak gelmesini, yüreklerde iz bırakmasını ve keyifle okunmasını diliyorum. Görünen, görünmeyeni tanımana yardım eder. diye okumuştum bir yerde... Her olay, her yazı, her duyduğum ya da gözlemlediğim ve bende farkındalık yaratanları elden geldiğince sizlerle paylaşmaya çalıştım. Farkında olursak her şey anlatıcıdır. Her şey bizim fark etmemiz için gelir. Fark edip iyileştirebildiklerimizle, kendimizi inşa ederiz. Bizim kendimizi inşamız, tüm dünyanın, insanlığın, çevremizin ve yanıbaşımızdakilerin iyiliği için de gereklidir. Oluşan, ortaya çıkan, ahenktir. İyileştirme için gelenleri anlatmaya başladığında, diller durmaz, gönül bağrındakileri paylaşmak ister; sözler birer birer dökülür dudaklardan, eller akıp dökülenleri yazmakla meşgüldür. Sevgiyle... Çoğalarak... -Funda Akpamuk-