Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vurmuş demokratikleşme mücadelesinin bir parçası olan gelişmelere derinlemesine eğilen Akdağ, eserlerinde tarihçi kişiliğinin yanı sıra sinema ve medya alanlarındaki uzmanlıklarıyla tarihe ve siyasete farklı perspektiflerden bakabilen bir kişi olduğunu göstermektedir. Özellikle siyasetin medya ile kurduğu bağa bakıldığında medya üzerinden toplumun nasıl kurgulandığı, bu bağlamda medya, sinema ve enformasyon araçlarının nasıl seferber edildiği özel bir anlam kazanmaktadır. Elinizdeki kitap siyasete, medya, propaganda ve marka olarak bakan özgün bir yaklaşımın mahsulüdür. Yıllardan beri hem akademik hem de profesyonel yaşamın içinde elde ettiği deneyimler, çektiği film ve belgeseller, gerçekleştirdiği programlar, yaptığı röportajlar Akdağ’ın kalemini sahici kılmaktadır. Türkiye’de siyasetin bunca hararetiyle toplumun tüm kesimlerince yoğun bir şekilde konuşulduğu bir zamanda Menderes’in tarihe ve çağdaş dünyaya uzanan güçlü kalemi içinde bulunduğumuz siyaset metaforunun aslında ne kadar farklı yansımaları olduğunu bizlere göstermektedir. Gençlerin, eğitimcilerin, işlerinde usta olduğunu iddia eden politikacıların, şirket yöneticilerinin, iletişimcilerin keyifle okuyacakları ve kendilerinden bir şeyler bulabilecekleri bu eserin iddiası sahne arkasını göstermekten çok sahnede oynanan oyunların teknik, taktik ve performanslarına odaklanmaktadır.