Hayatı anlama ve yönetme konusunda kendisini daha ehil görenler tarafından başkalarının hayatı üzerinde tasarrufta bulunma ve onları biçimlendirme arzusu tarihsel deneyimde önemli izler bırakan temel bir insanî güdüdür. Bu arzunun devlet pratiğiyle birleşmesi, özgürlük ihlallerinin en önemli kaynağını oluşturmuştur. Bu ise, ortak yaşamın olumsuzluklarını en aza indirmek ve avantajlarından azamî ölçüde istifade etmek için insanlar tarafından üretilmiş olan devleti, yine insanlar tarafından, özgürlükleri korumak için kendisine karşı mücadele verilen bir araç haline getirmiştir. Aydınlanma sonrası daha merkezîleşen yapısıyla modern devlet, insan hayatına müdahalenin sınırlarını daha da genişleterek özgürlüklerin ihlâline kapsamlı bir boyut kazandırmıştır. İnsanları geleneksel zincirlerinden kurtulmaya davet eden Aydınlanma düşüncesi, kendisini daha seçkin kabul edenler tarafından, başkaları üzerinde yeni zincirler inşa etme aracına dönüştürülmüştür. Buna karşın, özgürlük mücadelesi de, yeni kavramlar ve yöntemlerle kendisini sürekli olarak devam ettirmiştir.

Benzer Kitaplar