Günümüzde siyasetin algılar üzerinden yapılmakta olduğu gerçeğinden hareketle siyaset uğraşına dair en isabetli tanımın 'algı yönetimi sanatı' olması muhtemeldir. Nitekim çağımızda pek çok ulusal ve uluslararası çatışma alanına siyasal bir çözüm aranırken sık sık algı operasyonlarına müracaat edilir. Öte yandan siyasetin olaylar, olgular, aktörler ve süreçler üzerinden analiz edildiği düşünüldüğünde psikolojinin her safhada ne denli önemli olduğu kolayca anlaşılacaktır. Siyaset yapıcıyı karar alma süreçlerinde etkileyen unsurlar, alınan kararların toplumlara/yönetilenlere yansıması, yazılı-görsel ve sanal medyanın siyaset cihetinde manipülasyonu, asimetrik savaşlar, dezenformasyona yol açan istihbarat hamleleri, bir adım sonrasını şekillendirmeyi amaçlayan taktik ve stratejiler en başta psikoloji disiplini üzerinden irdelenmelidir. Yaşadığımız dönemde zaten oldukça karmaşık olan dünyayı, önceden belirlenmiş birtakım ön kabullere dayalı algı seçiciliği ile çözümlemeye çalışan siyasal ideolojiler de psikolojiyle doğrudan alakalıdır. Öyle ki son yüzyılda şahit olduğumuz 11 Eylül 2001 terörist saldırıları, Afganistan ve Irak'ın Amerikan işgaline uğraması, Taliban, el-Kaide ve IŞİD gibi terör örgütlerinin ortaya çıkışı ve Arap Baharı/Uyanışı diye adlandırılan sosyal ve siyasal hareketler hep psikolojik unsurlar gözetilerek hazırlanmış ve sunulmuş projeler olarak karşımıza çıkmışlardır. Ne var ki siyasetle psikolojinin bu kabil iç içe geçmiş olduğunu gösteren pek çok örneğe ve duruma rağmen, bu iki disiplini birleştiren siyaset psikolojisi alanında yazılmış eser adedi yok denecek kadar azdır. Elinizdeki kitap bir yandan siyaset psikolojisi disiplininin teorik ve tarihsel arka planına dair doyurucu bir bilgi birikimi sunarken, öte yandan güncel uluslararası siyasal gelişmelerin pek de dikkat çekmeyen psikolojik boyutunu okuyucuyu sürükleyen akıcı bir üslupla gözler önüne sermektedir.

Benzer Kitaplar