Marx’ın, ekonomi-politik bağlamında endüstriyel kapitalizm evresi ile onun özgül sonuç ve çelişkileri hakkında söyledikleriyle karşılaştırıldığında, doğrudan doğruya siyasal teori hakkında daha az şey söylediği aşikârdır. Kapital tarzında yazılmamış fakat Fransa’da İç Savaş hattında yer alan birkaç anahtar metin haricinde 19. yüzyıl Marksizmi, kendisi tarihsel açıdan işçi grevlerinin tezgâhında yoğrulmuş olmasına rağmen, temel eleştirisini özellikle o dönemin yeni bilimi olan ekonomi-politik araştırmaları üzerinden geliştirdi. Ortada Marx tarafından şekillendirilen görüşlerin siyasal sonuçlarıyla ilgili herhangi bir yetersizlik olmamasına rağmen, açıkçası Marksizmin kendisi de bir siyaset değildi. Buradan hareketle Marx’ın geliştirdiği metodoloji, en azından görünürde, kurgu, düzenleme ve etki-söz için yeterli bir biçime bürünmeden, yani büyük bir hevesle kapitalizmin (mevcut olanın) yerine komünizmi (halihazırda mevcut olmayanı) koymayı hedefleyen bir biçime kavuşmadan önce Marksist siyaset teorisinde pek de mesafe kat edilemez. Bu derleme, özellikle ekonomik yaşamın siyasal içeriğiyle ve buna bağlı olarak siyasal yaşamın ekonomik içeriğiyle ilgili birtakım umulmadık fikirlerin ve öne çıkan bazı olası istikametlerin 90’lı yıllardaki siyasal gerilemenin diğer yüzünde bulunduğunu ortaya koyuyor; devlet ve hukuk hakkındaki yeni teorileri, tarihin yeni öznelerini, çağdaş siyasetin özgül karakterini, günümüzdeki kurtuluş ve özgürleşme süreçleri hakkında birbiriyle tersleşen meydan okumaları ve enternasyonalist bakış açısının savaşmak zorunda olduğu umulmadık ölçekleri kapsamına alıyor.