“Kendisini insan davranışlarını yargılayan bir hâkim ve bir yıkım üstadı olarak gören Hagop Baronyan, hiciv sanatını, en azından kendi toplumu için, toplumsal ahlakı, adaleti ve uyumu teşvik etmek ve yeniden kurmak için gerek duyduğu silah olarak kullanır. O, keskin, acımasız kamusal eleştirilerin insanları sarsarak kendine getireceğine inanırdı. Yayınladığı çok sayıda periyodik, onun saldırılarından mustarip olan çok sayıdaki kurbanının geçit törenlerini yaptıkları ya da insana has budalalıkların, ahlaksızlıkların ve toplumsal hastalıkların alaya alındığı bir sahne işlevi görmüştür.” Hagop Baronyan’ın hayatı, eserleri ve fikirleri üzerine odaklanan elinizdeki bu çalışma, 1978 yılında, o dönemin şartları ve bakış açısıyla yazılmıştır. Buna rağmen tartıştığı meseleler asla eskimemiştir ve Türkiye kamuoyunda eksikliği hâlâ hissedilen önemli bazı konulara ışık tutacaktır. 19. Yüzyılın ikinci yarısında yaşamış, neredeyse tüm ömrünü İstanbul’da geçirmiş bir Osmanlı Ermeni entelektüeli olan Hagop Baronyan, kendi yaşadığı topraklarda uzun süre hiç hatırlanmadı. 21. yüzyılın başlarına kadar ülkemizde fazlaca tanınmayan, eserleri yalnızca Ermenice bilen Türkiyeliler tarafından okunabilen bir yazardı. Ancak yakın zamanda onun hayatına ve özellikle tiyatro alanındaki eserlerine dönük bir ilgi doğmuş durumda. Eserlerinden birçoğu yakın zamanda Türkçeye çevrildi, oyunlarından bazıları Türkiye sahnelerinde Türkçe olarak izleyicilerle buluşma şansı yakaladı. Elinizdeki kitabın onun eserlerine ve kişiliğine dönük artan ilgiye bir yanıt oluşturacağı kanaatindeyiz.

Benzer Kitaplar