Kur'an, İlahi mantığın ilahi nutkudur. Kelamın sahibi Allah, Kur'an'ın yorum ve açıklama hakkını bizzat kendisi kullanmıştır. Kur'an'ı tefsir eden bizzat Allahtır. (Furkan, 25/33) Bunun için "Kur'an'ın en iyi tefsiri ayetin ayetle tefsiridir" deniliyor. Allah insanlara Kur'an'ı okuyup anlamalarını, uygulamalarını buyurarak, onları Kur'anla dosdoğru yere kılavuzlamıştır. Çünkü ahirette herkes Kur'an'dan sorgulanacaktır. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (SAV), Kur'an'ı Anlayarak Okumak'la emir olunduğunu açıklamıştır. Buna göre; iman edebilmek için Kur'an'ı okumak ve anlamak gerekmektedir. O halde Kur'an'ı Anlayarak Okumak, hem İslam'ın, hem imanın, hem de takvanın öncelikli şartıdır. İslam'ı içten/dıştan yıkmak, dini ılımlı/uyumlu hale getirerek içini boşaltmak isteyenler, Kur'an'ın aslını ortadan kaldırmaya güçleri yetmeyince, Kur'an'daki kavramlara, Allah'ın tanımlamalarından farklı tarifler, açıklamalar yaparak, Sıratı Müstakim'e ulaşmak isteyenleri, ondan çok farklı istikametlere yönlendirici çalışmaları yüzyıllardan bu yana yapmaya devam etmektedirler. Bu değişikliklere tefsirde "İsrailiyat" denir. Almanya, İngiltere, Fransa ve Avusturya 16'ncı Yüzyılda Kur'an'ı kendi dillerine mealen çevirttiler. Bu çeviriler 16'ncı Yüzyıldan bu yana İslam'ın nasıl çökertilebileceği konusunda stratejiler geliştirmek için, bu ülkelerdeki askeri okullarda ders olarak okutuluyor. Avrupa'da Katolik bir ülkede Protestan Misyonerliği yapmak ağır suç iken Türkiye'de her türlü misyonerliğin yapılmasının teşvik edilmesi, 57.000 ev kilisesi açılması, devleti idare edenlerin besmele çekerek kilise açmaları düşündürücüdür. Türk sadece bir soyun değil, bir milletin adıdır. millet ise bir kültürdür.