İletişim insan için bir gereksinimdir. Bu gereksinimi karşılayan mekanizma ise duyu organlarıdır. İnsan algısı duyu organlarının tepileriyle sınırlıdır. Dış gerçeklik; ancak duyu organları aracılığıyla varolabilmektedir. Dış gerçekliği algılayan insan; kendi de bir dış gerçeklik olan perdedeki görüntüyü sinematografik algıya dönüştürür. Sanat ve sinema ilişkilerinde, görüntünün sanatsal bir formasyona dönüşerek, sinematografik algıyı oluşturması izleyici kültür üzerinde belirginleşir. Sessiz dönemde önemli gelişmeler kaydeden sinematografi, günümüzde de anlatım yöntemlerini geliştirmeye devam etmektedir. Sinemanın üretim süreçlerinde yaşanan karmaşanın ortadan kaldırılması için terminoloji birliğinin sağlanması önemlidir. Oluşum dönemindeki yararcılık ekseni üzerine kurulu üretim yapısını günümüzde de aşamayan sinema; çağdaş söyleminde hem bu işlevini yadsıyor, hem de klasik anlatım yöntemlerinin üstünde yeni bir dil oluşturma çabasını veriyor. Kitap kapsamında, bir yandan sinemada simülasyona dönüşen görüntünün gerçekliği sorgulanırken, diğer yandan daha çok sinematografiyi oluşturan nedenler, anlatı yapısı ve sinema dilinin evrimi inceleniyor.

Benzer Kitaplar