Birinci Dünya Savaşı, İtalya... İtalyan ordusunda gönüllü olarak görev almış bir Amerikalı Teğmen, Henry. Yine onun gibi gönüllü olarak çalışan İngiliz Hastabakıcı Catherine. Bir savaş, her yanda ölüm, her yanda acı, kaybedilen dostlar, sevgililer. Henry ve Catherine, savaşın vahşeti ve anlamsızlığı içinde birbirleri için dost, arkadaş, sevgililer. Bir savaş, aşkın yeşerip çiçek açması için ne kadar uygun bir topraktır? Bir noktadan sonra, savaş artık bütün anlamını, bütün gerekçelerini yitirip, dost düşman demeden sadece adam öldürüp, kendini kurtarmaya çalışmaya dönüşünce, insan akıl sağlığını nasıl korur? Hemingway, sade, anlaşılır ve son derece akıcı bir yazım tarzıyla, dünya edebiyatında çığır açmış bir yazardır. Belki de onun bütün romanlarını bu kadar güzel, bu kadar etkileyici kılan, onun yazdığı hemen her şeyi, dizginlenemez macera ruhuyla yaşamış, içinde hissetmiş olmasıdır. Ve tabii ki aynı zamanda, gerçekle kurguyu olağanüstü bir şekilde sentezleyip, hiç zorlanmadan bir roman kurgusu içine yerleştirivermiş olması da, onun romanlarını bizim için vazgeçilmez yapan sebepler arasında sayılabilir.