“Aşk benim cehennemim, içinden çıkamadığım hapishanem. Bir gardiyanım olsa kandırıp çıkacağım ama bu kuyuda yapayalnızım. Burası Zühre’nin laneti, Süleyman’dan mührü çalan şeytanların kuyusu, burası aşk cehennemi. Harut ve Marut’un hüznünde günahlarımın bedelini ödüyorum. Kocam sevdiğimi öldürdü. Ben kocamı öldürdüm. Torunum sevdiğini öldürecek. Bu kuyu benim kanımın laneti. Zühre’nin yolu artık. Parlayan bir yıldız olmak istiyorsan hayalleri yok etmelisin. Harut ve Marut madem sevdiğimi aldı benden, ben de onlarla hazzı yok edeceğim. Ben Ninva, aşkın celladı, Zühre’nin torunu, Ninva’nın babaannesi.” Sihrin Kovulmuş Melekleri, yüzyıllara uzanan bir hikayenin uzantısı. Kur’an’da adı Harut ve Marut, Sümerlerde Dumuzi ve Enkidmu, Hintlilerde Saraswati ve Amrita, Ermenilerde Hawrot ve Mawrot olan, insanlara büyüyü öğreten meleklerin ve Süryani bir ailenin şaşırtıcı hikayesi …. Çok konuşulmayan, geride tutulan bir mitoloji ve sarsıcı bir AŞK! Ece Özbaş, hiç yazılmamış, su yüzüne çıkarılmamış bir konuyla sizi şaşırtıcı bir yolculuğa çıkarıyor.