Evliya Çelebi’nin seyahate olan ilgisi, çocukken babasından dinlediği öykülere, söylencelere dayanır. Bu çocukluk merakı, Evliya Çelebi’yi İstanbul’da başlayan ve dönemin Osmanlı topraklarında çok geniş bir alanı içine alan bir seyahate çıkarır. Çelebi’nin gezdiği yerler üzerine yazdıklarını içeren Seyahatname, on yedinci yüzyılın Osmanlı toplumu üzerine önemli bir kaynak olarak değerlendirilir. Seyahatname’de Evliya Çelebi günlük konuşma dilini akıcı, sürükleyici bir üslupla, zaman zaman alaycılığa varan eğlenceli bir anlatımla kullanmıştır. Belli bir zaman aralığıyla sınırlamadığı anlatımında, geçmişle gelecek zaman, şimdiki zamanla geçmiş iç içedir. Anlattığı yere özgü söylencelerden, masallardan, manilerden örnekler vermiş; insanların inançlarını, birbiriyle ilişkilerini, toplumsal yapılarını, sanat ve zanaat eserlerini bölgenin folklorik yapısını ele alarak aktarmıştır.