Engin Akyürek’in Sessizlik adlı öykü kitabı okuru; insanların birbirlerini gözünün içine bakarak tanıdığı, konuşarak dokunduğu, dertleşerek anlaştığı yıllara götürüyor. Çocukların hâlâ çocuk olduğu, boş arazi görünce topu alıp koştuğu, komşuların teklifsizce birbirlerinin kapısını çaldığı, bayramların hep birlikte kutlandığı, mutlulukların acıların paylaşıldığı… Aşkların like’lara kurban gitmediği, sessizliğin ayrılık anlamına geldiğinin bilindiği yıllara. Arsızlığı aramızdaki ilişkinin zamansal yolculuğuyla ilgili değildi. Arsız olduğu zamanlar gözlerini bana diker, benimle dalgasını geçip kedilik görevlerini asla yerine getirmezdi. Kedinin görevleri mi olur, demeyin. Hani kendini iki sevdirir, yalandan mauvv der, oyun icabı da olsa suçluluk duygusu yaratır ya, ondan diyorum... Dünyanın en güzel aşk sahnesini çekiyorduk. Kolumdaki hesap makineli saatime bakarak “Pardon! Saatiniz kaç?” demişti. Saatim 8.15’i gösteriyordu. Zamanın çeyrekliğinin bir lüzumu yoktu. Yirmi geçelerde inecekti zaten. Sesini içimin kayıt cihazı hafızasına almıştı. Bütün seslerde artık onunda notası olacaktı. Elimdeki kömür parçalarına bakıp kardan adamımla konuşur gibi: “Anne iyi adamlar hep güzel migülerler?” “Nerden çıktı şimdi bu, kim söyledi bunu sana?” “Kim söyleyecek: Kardan adamım.” Yazar Hakkında: Engin Akyürek, 1981 yılında Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 2004 yılından beri pek çok TV dizisi ve sinema filminde rol alan Engin Akyürek; yayın hayatına başladığı günden beri Kafasına Göre dergisinde yazdığı öykülerle de kendini ifade etmeye devam ediyor.