Bir ülkenin ekonomik kalkınmasında en önemli faktörlerden birisi sermayedir. Sermaye birikiminin sağlanması da sermaye piyasasının gelişmesi ile doğrudan ilişkilidir. Araçları çeşitlenmiş ve kurumları gelişmiş yoğun işlem hacmine ulaşmış sermaye piyasasına sahip ülkeler de ekonomik gelişme sermaye piyasasındaki gelişmelerle paralellik göstermektedir. Türkiye'de sermaye piyasası açısından hızlı gelişmeler yaşamıştır. Özellikle liberalleşme politikalarının hız kazandığı 1980'li yıllarda gelişme ve değişme çok süratle olmuş, pek çok kişi açısından takibi dahi güçleşmiştir. 1990'lı yıllarda merkezi planlı ekonomilerin de serbest piyasa ekonomisine geçme yönündeki gayretleri, Türkiye'deki fınansal piyasaları da etkilemiştir. Bilgi işlem ve elektronik alanında yaşanan hızlı gelişmeler, küreselleşmeyi kolaylaştırıcı olmuştur. Uluslararası alanda finans hareketleri de çoğunlukla resmi ve hükümetler arası hareketler ile uluslararası fınansal kurumlar vasıtasıyla yürürken, bu tür işlemlerin boyutu toplam içerisinde çok düşük düzeylerde kalmıştır. Serbest finansal piyasalarda sermaye piyasası işlemleri baş döndürücü biçimde artmıştır. Dünya üzerinde var olan finansal merkezlere yenileri eklenmiştir. Uzak Doğu'da yeni yeni merkezler ortaya çıkmış, ülkeler arasındaki yoğunlaşan işlemler ülkeleri birbirine daha da yakınlaştırmıştır. Avrupa bölgesinde Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak ortaya çıkan birliktelik ekonomik boyutu aşmış, tek devlet olma yolunda Avrupa Birliği'ne dönüşmüş; bu dönüşmenin sonucunda on yıl önce gerçekleşmesi hayal gibi görünen tek para hedefine ulaşılarak uluslararası kullanım alanı giderek yoğunlaşan Euro, dünya ekonomisine kazandırılmıştır.

Benzer Kitaplar