Hani, içimizden geçen ama bir türlü dilimizden dökülmeyenler… Söyleyemediklerimiz. Şiirlere, şarkılara konu olan, romanlara, filmlere… “Seni Sevdiğimi Kimseye Söylemedim” Hüzün dolu günleri geceleri özetlercesine Cihangir ve Canan’la birlikte büyülü bir İstanbul yolculuğuna çıkacak, yazarın, “Kafdağı’nın Etekleri” dediği şifa diyarı Anzer’de dolaşacak, masal aşkın tanıkları olacaksınız. Bu Toprağın Çocukları (Müzikal), Özgecan/Çarşamba Perisi, Fujiwara/Kubilay’ın Kılıcı, Thecla/Şifacı ve Naz Makamı adlı eserlerin yazarından… Şişelere mektup koyan, dalgalardan dilek tutan ve hayallerinden köprü kuranların hikâyesi… Sevdiğini kimselere söyleyemeyenlerin… “Hayat, bir adım ötesi, ha bitti bitesi gibi… Anladım ki bu aşk bana yeter.” diyen Canan’la karşılaşacak ve Cihangir’in melankolik çığlığını duyacaksınız. “Görenler, duyanlar, delirdiğimi sanıyorlar. Cihangir, Canan’ı severse böyle sever, deliler gibi…” masal aşkın tanıkları olacaksınız.