Hayatta her şeye sahip, istediği her şeyi elde edebilecek, geçmişi acılarla dolu, yakışıklı, başarılı, aksi ve tek isteği baba olmak olan bir adam… Hayatta bir tek annesine sahip, istediği hiçbir şey yolunda gitmeyen, güzel, masum, sevecen ve tek isteği annesinin huzurlu olması olan bir kadın… Hayatta hiçbir şeye sahip olmayan, terk edilmiş ve çaresiz bir çocuk… Hayatta tesadüf diye bir şey var mıydı? Yoksa büyük zincirin halkaları mıydı herkes ve her şey? Ve onlar, bu zincire dâhil olabilecekler miydi? ‘Herkes, birilerinin hayatında izler bırakır. Kimisi silik, kimisi ise asla silinemeyecek kadar kalıcı. Sen, benim için hayatın ta kendisisin. Sen hayatsın...’