Barthold’un ifadesiyle “İhatasının genişliği bakımından hâlâ eşsiz duran bir eser” olan Câmi‘ü’t-Tevârîh, “Türk tarihinin İslâm devrinde yazılan ana kaynaklarının en önemlisi” olarak kabul edilmektedir. Eser üzerindeki ilk çağdaş/modern çalışmalar, birçok emsâlinde olduğu gibi Batılı araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Avrupa, Amerika, Rusya, İran, Hindistan ve Arap dünyasında da büyük ilgi gören eserin, St. Petersburg, Bakü, Leningrad, New York, Tahran, Delhi ve Kahire’de yayımlanmış birçok neşri ve muhtelif dillere tercümeleri bulunmaktadır. Ülkemizde ise esere gereken ilginin gösterildiğini söylemek zordur. Birçok araştırmacı tarafından istifade edilmesine rağmen eserin Ahmet Ateş’in yayımladığı Gazneliler ve Selçuklular bahsi dışında başka bir bölümünün veya tamamının neşri mevcut olmadığı gibi, çok yakın bir zamanda Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanmış olan İlhanlılar bahsi dışında Türkçe tercümesi de bulunmamaktadır. Elinizdeki bu kitap, Câmi‘ü’t-Tevârîh’in ikinci cildinde yer alan Zikr-i Târîh-i Âl-i Selçuk tercümesinin gözden geçirilmiş ve tashih edilmiş yeni baskısıdır. Tercümenin yanında Reşîdü’d-dîn’in Selçuklularla ilgili verdiği malumat, döneme ait diğer kaynaklarla karşılaştırılarak ilâve bilgiler ve notlar eklenmiş, metinde geçen tarihî hadiseler, tabir ve terimler ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Bu bakımdan elinizdeki kitabın sadece bir tercüme değil, başlı başına bir araştırma/inceleme eser olduğu söylenebilir. Türk tarihinin temel kaynaklarından biri olan Câmi‘ü’t-Tevârîh’in, emsâli birçok eser gibi muhtelif dillere tercüme edilmesine rağmen bugüne kadar Türkçeye çevrilmemiş olması büyük kayıptır. Bu durumun temel sebebi, ülkemizde bu eserleri tercüme edecek filolog, tarihçi ve yazarların bulunmaması değil, hakkıyla yapılmış tercüme çalışmalarının bile harcanan mesaiye, sarf edilen bin bir emeğe ve gösterilen dikkat ve titizliğe rağmen hak ettiği ilgi ve değeri görmemesidir.