Türklerin İslâm medeniyetine girişleri, doğurduğu neticeler itibariyle, yalnız Türk ve İslâm tarihinin değil dünya tarihinin de en büyük hâdiselerinden biridir. Bunun millî bünye üzerinde meydana getirdiği neticenin tetkikinden doğacak ilmî kanaatlerin, girmekte olduğumuz Avrupa medeniyeti karşısında alacağımız vaziyeti tâyin ve yürümekte olduğumuz yolu kontrol etmekte bize bazı tecrübî dersler vereceğine de, dikkatimizi çekmemiz icabeder. Türkler İslâm’dan önce inanış, düşünüş ve yaşayış bakımından nasıl bir kavim idiler, İslâm olduktan sonra ne gibi değişiklik ve inkişaflara uğradılar? Türklerin İslâmlaşmasından önce ve sonra İslâm âlemi nasıl bir vaziyette bulunuyordu ve ne gibi bir istikamet aldı? Bu hususlarda umumî ve sentetik bir görüşe sahip olmaksızın Türklerin İslâm dünyasındaki mevkileri ile İslâm tarihinin takip ettiği gelişme anlaşılamaz.