Bugün bize apaçık gelen sayı fikri aslında uzun bir soyutlama çabasının ürünü. Doğal sayıları belirtmek için insanlar tarih boyunca sayı simgeleri -rakamlar- buldu ve az çok işe yarayan incelikli maddi düzenekler geliştirdi: abaküsler, sayı boncukları, khipu’lar... MS 5. yüzyılda Hint matematiğinin dehası sayesinde konumlu denen bir sayılama ortaya atıldı: sıfırı içeren bu sayılama yalnızca on rakam (0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9) kullanmakla birlikte dünyanın bütün sayılarını gösterebiliyordu. Bu harika sistem yazıyla hesap arasındaki mesafeyi kapattı. Uzun süre ayak sürüyen Batı dünyası Arap matematikçilerinin yaygınlaştırdığı Hint sayılamasını 15. yüzyıldan başlayarak benimsedi. O dönemde ortaya çıkan matbaa Hint-Arap rakamlarının kullanımını zorunlu kıldı ve kitlelere ulaştırdı. Göreceli sayılar, rasyonel, gerçel, sanal, karmaşık, hatta transandantal ve gerçeküstü sayılar: hesaplamayla ilgili gereksinimler ve kuramsal ilerlemelerle sayıların imparatorluğu topraklarını genişlettikçe genişletti. Denis Guedj bizi insanlığın en güzel buluşlarından birinin harika oluşum sürecini izlemeye çağırıyor: sayıların. Aritmetiğin madeninden elmaslar çıkaran sanat yapıtları, insan biçimli sayılar, bütün kültürlerden hesap aletleri, matematikçi yazıları, portreler... Sayının macerasını anlatmak için 150’yi aşkın belge.